T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

Esas No: 2015/7617 Karar No: 2018/1308 Karar Tarihi: 22.02.2018

MUARAZANIN MENİ VE MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASI – BAĞIMSIZ BÖLÜMDE YAPILAN TADİLATLAR NEDENİYLE DENİZ MANZARASININ KAPANDIĞI İDDİASI – TAŞKIN KULLANMA – EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE ESKİ HALE İADE TALEPLERİNİN KABULÜ GEREĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Dava komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın meni, kal ve tazminat istemlerine ilişkindir. Mahallinde yapılan keşif sonrası alınan 10.11.2014 tarihli Fen Bilirkişi raporuna göre; davacıya ait bağımsız bölümde deniz manzarasının davalıya ait villada yapılan tadilatlar nedeniyle 13,53 m2 daraldığı tespit edilmiştir. O halde mahkemece davacının el atmanın önlenmesi ve eski hale iade taleplerinin kabulüne, bu durumda davacının maddi zararı da oluşmayacağından tazminat isteminin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davacının el atmanın önlenmesi ve eski hale iade talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

(4721 S. K. m. 683, 730, 737)

Dava: Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.03.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi ile maddi ve manevi tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 15.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar

Dava komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın meni, kal ve tazminat istemlerine ilişkindir.

Davacı davalıya ait bağımsız bölümde yapılan tadilatlar nedeniyle deniz manzarasının kapandığını, imar planına ve mimari projesine de aykırı olan bu kısımların yıkılmasını, maddi ve manevi tazminat isteminin de kabulünü talep etmiştir.

Davalı yapılan tadilatların basit nitelikte olduğunu davacıya zarar vermediğini, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir.

TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.

Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.

Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.

Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.

Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.

Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilmek suretiyle bunların en uygununa karar verilmelidir.

Bunun için de mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, mahallinde yapılan keşif sonrası alınan 10.11.2014 tarihli Fen Bilirkişi raporuna göre; davacıya ait bağımsız bölümde deniz manzarasının davalıya ait villada yapılan tadilatlar nedeniyle 13,53 m2 daraldığı tespit edilmiştir. O halde mahkemece davacının el atmanın önlenmesi ve eski hale iade taleplerinin kabulüne, bu durumda davacının maddi zararı da oluşmayacağından tazminat isteminin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davacının el atmanın önlenmesi ve eski hale iade talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.